27 Kasım 2011 Pazar

Benim Olmayan Hayat

Uykulu gözler yorgun bir beden kendime dışarıdan bakıyorumda ne çok şey vermişim kendimden sanırsın ki yıllardır bedenimi satıyorum. Meze olmuşum gecelere. Amaçsızca başkasının hayatında başkaları için savruluyorum. Gene dışarıdan bakarken kendime uyuyorum. Yorgun bedenimle bir kaç derin nefes alıyorum. Sakinleşmem lazım. Azgın boğalar gibi gençlik ateşimden bir parça ile önüme tutulmuş kırmızı çimenler. Koşuyorum gözümde kör durduranım yok. Bana deselerki on sene at gençliğinden istediğin hayat senin olacak düşünmeden kabul ederdim. Hayat benimse anlamlaşacaktır günlerim. Kendime gene dışarıdan bakıyorum. Üzerimde hasta olmamak için örtülmüş bir örtü çünkü çok çetin bir hayat. Erken kalkmak için kurulmuş bir telefon çok hızlı akan bir hayat. Utanmasam çocukken bir kere denediğim gibi giysilerimle yatardım. Vakit yok. Her kapıdan çıktığımda unuttuğum birşeyler. Her unuttuğumda tekrar aynı kapı aynı köpekler dışarıda. Kaslarım çok mükemmeller. Ama spordan değil hergün koştuğum bir iş var karşımda. Sanat desen bir tual bile yok şu betondan çevremde. Televizyonda olmasa tek bir sesim yok evimde. Kendi kendime de konuşuyorum arada. Kendime yemek yapıyorum kendime gülüyorum ama en acısı kendime ağlıyorum. Şimdi uyuyorum ve kendime dışarıdan bakıyorum bir kafe ve altımda bir tabure. İçtiğim her kahfe uyanık kalmak için değil mutluluğu tatmak için. Afiyet olsun yaşadığım hayat benim olsun on yıl olsun

yakın dostla dertleşirken



yağmur ağladı bana dün akşam
derdi büyürmüş geçen her akşam
dolaptan bir şişe rakı açsam
içine dolup boşaltmak istiyormuş

bu gökte bana güneş bakmaz
kar dolarım o da uğrar kalmaz
günleri ne çok özledim bir bilsen
güneş ağlamamdan düşman olmuş

yağmurlar bana anlatıyor derdini
şimdi ben kime diyeyim o artık el gibi
pencereyi açık bırakmıştım dün akşam
mümkünse çık hayatımdan kara yel gibi

bir bilsen neler yapmadım
gökkuşağımı hep güneşe sakladım
deler dolu taştım güneşle oynarım
ilkfidanlarımı gördüm neler büyütmüşüm

aşıklar ıslandı gözyaşlarımda
hepsi şimdi bilmem kaç yaşlarında
el değil güzelim  göz pınarların
bir ağlasam daha neler anlatırım

ne yağmur yağdı dün akşam
bir rüya sen gittiğin akşam
dolaptan bir şişe rakı açsam
içini boşaltmak istiyorum